Ph dediler, kostik dediler, yüklendiler mi yüklendiler zavallı sabuna. Bunlara karşı savunurken bir de “şifa” konusu eklendi mi üstüne? Şöyle şifalı böyle şifalı dendi… Nedir peki bu şifalı sabun meselesi?
Sabunun o kısacık maruziyet sürecinde dahi fayda sağlamak adına; sabırla masere ettiğimiz binbir şifalı tıbbi bitkiler, tarlalar dolusu aromatik bitkilerden damıtılmış kıymetli uçucu yağlar, toz baharatlar, killer, püreler, hidrosoller, sütler vb ile özene bezene sabunumuzu ürettik. Niyetimiz cildi temizlerken aynı zamanda şifaya katkı sağlamak. Sabunu formüle ederken sodyum hidroksit oranına özellikle özen göstererek öncelikle “zarar vermemeye” odaklanıyoruz. Formüle eklediğimiz tüm bu sağlıklı ve kaliteli içeriklerle de “fayda sağlamaya” çalışıyoruz. Öncelikle sabunun durulanan bir temizlik ürünü olduğunu aklımızdan çıkarmayalım. Ve sabundan bir “merhem etkisi” bekleyerek sabuna haksızlık yapmayalım.
Diyelim ki önemli bir cilt probleminiz var ve buna yönelik temiz içerikli doğal ürünler arayışı içindesiniz. Doğal sabun, sizin cilt bakımınızın birinci adımı olmalıdır; cildi temizlemek. İkinci adım; cildi tonize etmek yani “tonik”, ardından da üçüncü temel adım “nemlendirmek” (tabi ki başka adımlar ekleyebiliriz, bu da başka bir paylaşımın konusu olsun) Yani asıl faydalı etkiyi temiz cilde sürerek emilimini sağladığımız diğer bakım ürünlerinden ve tüm bu adımların tamamının bütüncül etkisinden beklemek daha doğru olur. Tabi ki işin bir de (asıl en büyük kısmı) beslenme, uyku düzeni, genetik, genel sağlık durumu ve stres boyutu var… Cilt probleminizin asıl sebebi olan sağlıksız alışkanlıklarınıza devam ederken bir cilt bakım ürününden mucize beklememek lazım…
Cilt bakımında da şifayı bütüncül düşünmek, tek bir üründen mucizevi bir etki beklememek ve doğru ürünleri doğru şekilde kullanmak işin doğru olanı. Şifaya inanın, şifasız kalmayın ama her şifa iddiasına gözü kapalı kanmayın.
Sabunu sevin, sabunu öpün.